Sanayi Politikasına Uygun Eğitim Önerisi! Ankara Sanayi Odası Başkanı Seyit Ardıç Konuştu

Sanayi Politikasına Uygun Eğitim Önerisi! Ankara Sanayi Odası Başkanı Seyit Ardıç Konuştu
ASO Başkanı Seyit Ardıç, “Milli eğitim sistemimizin, ülkemizin sanayi politikasına uygun hale getirilmesi gerekiyor. Değişen beşeri sermaye ihtiyacımıza göre yapılandırılması lazım” diye konuştu.

Akademik başarı noktasında herhangi bir şey vadetmeyen öğrencinin mesleki eğitime yönlendirilmesi gerektiğini ifade eden Ankara Sanayi Odası Başkanı Seyit Ardıç dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

ASO Başkanı Seyit Ardıç, “Milli eğitim sistemimizin, ülkemizin sanayi politikasına uygun hale getirilmesi gerekiyor. Değişen beşeri sermaye ihtiyacımıza göre yapılandırılması lazım” diye konuştu. Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Seyit Ardıç mesleki eğitimle ilgili dikkat çeken bir öneri sundu.

MESLEKİ EĞİTİME YÖNLENDİRİLMELİ!

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Seyit Ardıç, “Akademik bir başarı vaat etmeyen öğrenciyi, mesleki eğitime yönlendirmeliyiz. Onları kabiliyetine göre mesleki eğitime tabi tutarsak, gelecekte çok başarılı bir usta olabilir” dedi. Antalya’daki Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı sonrası gazetecilere gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ardıç, Milli Eğitim Bakanlığı’nın müfredat çalışmasını hatırlatarak, “Son 20 yılda kaç kez müfredat değişikliğine gittik? Defalarca değişiklik yaptık, peki ne sonuç elde ettik? 208 üniversite, 7 milyondan fazla üniversite öğrencisi ve o üniversitelerden mezun milyonlarca işsiz. Her defasında dile getiriyorum; maalesef bu eğitim sisteminin yarattığı iş gücü ile ülkemizin iş gücü ihtiyacı birbiriyle örtüşmüyor; ortaya beceri uyuşmazlığı çıkıyor. Biz sanayiciler ‘işçisizlik’ rakamı, TÜİK ise işsizlik rakamı açıklıyor” dedi. Çözüm önerilerini de anlatan Ardıç şöyle devam etti: “Sorunun çözüm kaynağını, müfredat değişikliğinin çok daha ötesinde aramak gerekiyor.

Çünkü mesele, öğrencilerin yeteneklerine, becerilerine uygun, doğru okullarda eğitim görmüyor olmasından kaynaklanıyor. Ortaöğretimdeki neredeyse her öğrencimizi üniversite için hazırlıyoruz. Çocuklarımız, hukuk, mühendislik, öğretmenlik gibi alanlarda kariyer planları yapıyor. Peki bu alanlarda bu kadar çok iş gücü ihtiyacımız var mı, buna hiç bakmıyoruz. Artık üniversiteyi kazanma gibi bir kavram da kalktı. Sınava giren çocuklarımıza ‘Üniversiteyi kazandın mı?’ diye değil, ‘Hangi üniversiteye, hangi bölüme girdin?’ diye soruyoruz. Sonuçta akademik bir başarı vaat etmeyen gençlerimiz bir şekilde Anadolu’daki bir üniversitenin bir bölümünden mezun oluyor ve işsizler ordusuna katılıyor. Kabiliyeti, potansiyeli olmayan bir mesleğe yöneldiği için hem başarısız hem de mutsuz oluyor. Elinde üniversite diplomasıyla kasiyerlik, kuryelik yapıyor ya da bir AVM’de güvenlik görevlisi oluyor.

''ÇOCUKLARI 25 YAŞINA KADAR EĞİTİM SİSTEMİNDE TUTUYORUZ''

Biz bu çocuklarımıza daha ortaokuldan, hatta ilkokuldan itibaren yeteneklerine, potansiyellerine göre eğitim vermeliyiz. Akademik bir başarı vaat etmeyen öğrenciyi, mesleki eğitime yönlendirmeliyiz. Onları kabiliyetine göre mesleki eğitime tabi tutarsak, gelecekte çok başarılı bir usta olabilir. Ama mevcut sistemde bizler sanayide nitelikli kalifiye eleman açığı yaşarken, usta olma potansiyeli olan çocuklarımızı 25 yaşına kadar eğitim sisteminde tutuyoruz, sonuçta da iyi bir usta yetiştirme şansını kaybederken, o gencimizi de diplomalı işsizler ordusuna katıyoruz. Yani her şeyden önce, öğrencilerimizin ilgi, yetenek ve potansiyellerine uygun okullarda eğitim görmesini sağlamalıyız. İlkokuldan itibaren çocuklarımızın kabiliyetinin hangi yönde olduğunu belirleyecek sistemi oluşturmamız gerekiyor.

Eğitimle ilgili diğer konular ancak bundan sonra ele alınabilir. Müfredat, sınav sistemi değişikliği gibi konularda ancak bundan sonra sonuç alınabileceğini düşünüyorum. Milli eğitim sistemimizin, ülkemizin sanayi politikasına uygun hale getirilmesi gerekiyor. Değişen beşeri sermaye ihtiyacımıza göre yapılandırılması lazım. Milli Eğitim Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Yüksek Öğretim Kurumu’nun bu konuda geniş çaplı bir yol haritası hazırlaması gerekiyor.” Sanayicilerin yaşadığı vize sorununu da hatırlatan Seyit Ardıç, “Bu sorun artık finansman sorunumuzun bile önüne geçti. Üretim yapan, ihracat için çabalayan sanayicilerimiz maalesef Avrupa’da vize engeline takılıyor. Ürünümüzü Avrupa’da serbest dolaştırabiliyoruz ama biz sınırda bekletiliyoruz. Ürettiğimiz malı fuarlara gönderiyoruz ama ‘ürünümüzle birlikte biz de gidelim’ deyince vize alamıyoruz” ifadelerini kullandı.